Kemik iliği dönorları
Kıbrıs Kemik İliği Arşivinde 125 000’den fazla Kıbrıs Rum’u ile Kıbrıs Türk’ünün gönüllü donörü var. Nüfus oranına göre , dünyanın en büyük kemik iliği arşividir. Kemik iliği donör Uluslararası Bankası’nın üyesi olarak, dünya çapında transplantasyona ihtiyacı olan herhangi hastaya gönüllü donörlerin greft verme fırsatını veriyor, öteki yandan Kıbrıslı hastaların yabancı donörlerinden greft almalarını sağlıyor.
Arşiv katı kuralların altında çalışarak 2008 yılında kemik iliği donör arşivleri Uluslararası Birliğinden başarı belgesi almıştır.
Her sene binlerce toplumdaş, birçoğu çocuklarda olan, lösemi, lenfo ve başka kalıtsal hematolojik hastalıklarla karşılaşabiliyor. Kemoterapini veya ışın tedavisi gördükten sonra iyileşen, bazı hastalar bundan başka bir tedaviye ihtiyaç duymazlar. Bazı hastalar için ailesi veya gönüllü donörün kemik iliği transplantasyonu tedavinin tek yoludur. Artık standart tedavisi olan kemik iliği transplantasyonu ciddi ve zor bir süreçtir. Bu ulusal tedavi gören binlerce hasta hayata bağlandı.
Kemik iliği transplantasyonun tipleri ikiye ayrılır. Biri otolog transplantayonu, diğer ise allojenik tranplantasyondur. Otolog transplantasyonunda, kemo ve ya radyasyon tedavisi görmeden önce kendi ana kök hematopoetik hücreleriniz alınıp saklanır. Tedavi gördükten sonra bu hücreler tekrar size geri verilir. Yeni doğan bebeklerin plasentasından (göbek kordonundan alınan kan) alınan grefti allojenik transplantasyon için yeni bir kaynaktır.
Kemik iliği büyük kemiklerin ortasında üretilir. Hemopoetık ve immun sistemlerin tüm çeşit hücreleri kemik iliğin ana kök hücreleri şunlardan oluşur: akyuvar (beyaz küre), alyuvar (kırmızı küre), trombosıt (plateletler), immüm sistemin hücreleri (lemfosit/lenf hücre). Beyaz kürenin görevi, vücut enfeksiyonlarına karşı savunmadır. Kırmızı kürelerinde bulunan ve oksijen dağıtma sistemi olan hemoglobi, tüm vücuttaki organlara oksijen dolaştırır. Beyaz kürenin özel bir grubu olan plateletlerin vücudumuza giren virüslerinden korur.
Alojenik transplantasyonda sadece yeni bir hemopoetik sistemimin nakli olmaz, ancak yeni bir direnç sistemi nakli olmaktadır. Nakil yapılan direnç sistemi ilk başta verici donörün özelliklerinin sahiptir. Birkaç ay içinde hastanın vücuduna uyum sağlıyor. Bu duruma direnç toleransı denir. Yeni direnç sisteminin lonfositi kanser hücrelerinin belirleyip yok edebilir. Bu “nakledilecek hücrelerin lösemine karşı reaksiyonu” denir. Ayrıca, hastalığını ilerlemesine engel oluyor.
Doku ve kan hücrelerinin yüzeyinde bulunan proteinlerin her insanda farklılık göstermesinden dolayı, dönorler her hastaya kemik iliği veremez. Monozigotik ikizlerinde (bir birine aynı benzeyen ve tek yumurta olan ikizleri) doku uyuşması antijeleri tam aynı, diğer insanlarda farklılık göstermektedir. En önemli HLA antijeleri dört farklı guruba ayrılır; A,B,C ve D, gurupları yüzlerce kombinasyon oluşturduğu, her grubunda100 – 300 arasında farklı HLA antijeleri bulunur. Alojenik transplantasyonda dönorun ve hastanın HLA antijelerin kombinasyonu aynı olması gerekir.
Kan testi olan HLA hastanın tiplemesi olduktan sonra, HLA tiplemesini almak için kardeşlerinden kan alınır. HLA antijelerinin uyması hastanın kardeşlerinin arasında ki ihtimal %25’tir. Kardeşlerinden hariç, diğer akrabalarının uymasının ihtimali daha düşüktür (%1-3). Akrabalarından veya kardeşlerinden uyumlu bir donör bulunmmas durumunda ilk olarak yerli arşivde ve sonra ulusal kök hücre bankasında aranmaya başlanıyor. Ulusal arşivlerinde araması 3-8 ay arasında sürer (dönor arama işlemine bakınız).
HLA uygun donörün bulunmasından sonra doktorlar, transplantasyon planlaması için kişileri bilgilendirir. Donör kan hücrelerinin hasta kan hücrelerinin HLA tiplemesine mümkün olduğu kadar uymasına çaba gösteriliyor. Donör ve hasta arasında, bazen HLA uymasında ki farklılıklar da kabul edilebilir (yarı HLA uyması). Fakat HLA uyması çok gerekli ve önemli. Verici dokunun alıcıya reaksiyonu olmamasıiçin, alıcının vücudu “yabancı” kemik iliğine uyum göstermesi gerekiyor.
Akraba transplantasyon durumunda, planlanmış bağışından birkaç hafta önce, greft alımının olduğu yerde, donör muayene edilir. Donör muayenesinden hariç, kan testleri, göğüs radyografi, elektrografi ve bir göbek ultrasonu gerçekleştiriliyor. En son, donörüne planlanmış hücrelerin transplantasyonun hakkında bilgilendirme yer alıyor.
Tüm lösemi veya kanser hücrelerin (ana- hemopoetik hücrelerin) yok edilip, yeni kemik iliğini vücudun kabul etmesinde uygun koşullarının oluşturulması için, hazırlık tedavisi (kemoterapi ve ya ışın tedavisi) gerekli ve önemli bir şarttır. Hazırlık tedavisi yapıldıktan sonra hastaya sağlıklı ana kök hemopoetik hücreleri verilecektir. Transplantasyon başarılı olması için yeterli ana kök hücrelerin verilmesi gerekmektedir.
Hazırlık tedavisinin en önemli yan etkileri kemik iliğinin imhasına ve kanın en önemli hücrelerinin azaltmasıyla, trombositlerin, ak küre, kırımızı küre, trombolize, likopeniye ve anemiye sırasıyla yol açıyor.
Nakli hücrelerinin implantasyon (kemik iliği hücreleri / ana kök hemopoetik hücreleri) ve beyaz hücrelerin artmasının gerçekleştirildikten sonra, yeni kemik iliği ve yeni bir direnç sistemi oluşturur. Direnç sisteminin hücrelerine lemfosit denir ve alıcının dokularını yabancı olarak tanıyıp onlara karşı saldırabilir. Bu duruma, greft – versus- host , yanı verici dokunun alıcıya karşı reaksyonu hastalığı denir. Bu reaksyon özellikle tenin , ciğerin ve bağırsağın sivri bir enfeksyonu olarak ortaya çıkar.
Verici dokunun alıcıya karşı reaksyonu iki farklı şekilde ortaya çıkabilir. Sivri GvHD ilk yüz gün içinde belli olmaktadır.
Kronik GvHD transplantasyon yapıldıktan sonra birinci yıl da veya immünosupresan ilaçlarının azaltma döneminde, verici dokunun alıcıya karşı reaksiyonu bazen çok basit bir enfeksiyona sebep olabilir, bazen gözlerde, eklemlerde veya akciğerde enfeksiyonlara neden olabiliyor, hatta ölüme bile yol açabilmektir.
Transplantasyonun öncesinde sonrasında, hastaya verilecek immünosupresan ilaçlar bu reaksiyonu durdurur. Her durumda GvHD reaksiyon tehlikesi aynı sayılabilir. Daha önce bahsettiğimiz gibi, donör akrabalarından biri ya da tam HLA uygun bir kardeşi olmazsa reaksiyon tehlikesi daha yüksektir. Bu yüzden alojenik ana kök hücrelerinin transplantasyonun da uygun ve uyumlu donör seçimi en önemli şarttır.
The Karaiskakio Foundation has received funding under the Norwegian Financial Mechanism in the Programming Period 2009-2014, for upgrading part of its infrastructure, advancement of expertise on the subject, promotion of public awareness and enhancement the bone marrow donor registry in Cyprus. Aiming to improve public health and reduce health inequalities, through the proposed project, the Karaiskakio Foundation has enhanced its local health infrastructure with the establishment of a state-of-the art, specialised Childhood Cancer Diagnostic Laboratory which provides diagnostic support to the paediatric and other cancer patients.
The establishment of the Childhood Cancer Diagnostic Laboratory contributes towards:
• Technological progress in the diagnostic field and better understanding of cancer pathology, improvement of patient health and reduction of health inequalities
• Integrated and comprehensive analysis at the early stage of disease identification and classification, management, and treatment
• Structured, systematic and comprehensive laboratory support to patients, hence minimizing the time needed for diagnosis
• Opportunities to young scientists to excel in the field of cancer, invest in people through education
• Increase Social Awareness on cancer.
A parallel objective of the project is the enhancement of the Bone Marrow Donor Registry with new volunteer donors. The challenge is to find the means to attract and to cultivate the feeling of altruism in young adults, through modern means of communication (e.g., apps, social media, self-service stations, short videos etc).
The project further enhances the collaboration of the Greek Cypriot and the Turkish Cypriot Communities in Cyprus.
The Karaiskakio Foundation is already engaged in bi-communal collaboration through the Cyprus Bone Marrow Donor Registry, the greatest in significance and size bi-communal project since 1974. The Kemal Saracoglu Association (a Turkish Cypriot NGO) actively supports the Karaiskakio Foundation in contacting donors and serves as a contact point to help Turkish Cypriot patients and physicians to access the services of the Foundation. Furthermore, the Karaiskakio Foundation is providing both diagnostic and donor search services free of charge to all leukaemia and cancer patients from both the Greek and the Turkish Cypriot community.